27 Ağustos 2009 Perşembe

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Cohen ve ben


Cohen, konserde beni farketmiş...

10 Ağustos 2009 Pazartesi

Pazartesi sendromu



Pazar kahvaltısından sonra başlar benim için pazartesi sıkıntısı.... Giderek artar artar öyle ki pazar geceleri genelde ben doğru dürüst uyuyamam... Çalışmadığım zaman bile pazartesi günlerini sevmezdim.... Ee okula 5 yaşında başladığıma göre yılların pazartesisinin sıkıntısı kemik olmuş tabi artık içimde... Bir tür şartlı refleks... Belki tembellikle karışan bir refleks... insan hafta sonu hemen alışıyor zira tembelliğe.... Şimdi aynı durumu Cem'de de görüyorum... Pazartesileri okula gitmek hep bir sorun oluyor, gitmek istemiyor, hastalıklar arıyor kendine ya da başka bahaneler... Dosyasını bulamıyor, kıyafetini sevmiyor, hep birşeyler, hep okula gitmeye karşı koymak için direnmeler...
Pazartesileri sevmiyorum... Seven birisini de tanımıyorum...

6 Ağustos 2009 Perşembe

Leonard Cohen konserine de gittim ya....


Bazı kitaplar vardır. Bitirdiğinizde günlerce hatta haftalarca aklınızdan çıkmaz, etkisinden kolay kurtulamazsınız... Bazı filmler vardır, uzun süre filmin sahneleri gözünüzün önünde canlanır durur. Karakterleri hiç unutmazsınız, onlar hayatınızın bir parçası olarak kalırlar...
Bazı konserler de vardır aklınıza gediğinde ya da birisine anlatırken hala tüyleriniz ürperir ve içinizi o güzel heyecan tekrar kaplar...
İşte Leonard Cohen'in konseri de benim için öyleydi...
Kusursuzdu... bir düşte olmak gibiydi... Orada karşımızda duruyordu, gerçekten oradaydı işte....Koskoca Leonard Cohen onca zarafetiyle, kibar bir beyfendi olarak oradaydı işte...Saat 21.00'de başlayacağı duyrulmuştu ya... 21.01 de tüm orkestra ve Leonard Cohen sahnede şarkı söylemeye başlamıştı...'Dance me to the end of love' ile başladı...
Sesi, , karizması hemen hepimizi sarstı... Orkestrasına ve seyircisine gösterdiği saygı müthişti.

Hiç öyle muhasebecim beni dolandırdı, paraya ihtiyacım var, çalayım da gideyim tadında değildi...

Konserde bulunan herkes için o gece unutulmaz bir geceydi, konsere gelen bütün yüzlerden bu belli oluyordu. Yanımda oturan bir arkadaşım bir ara kulağıma eğilip " kafam iyi oldu" dedi. Haklıydı. Herkeste öyle bir etki vardı... Sarhoş edici bir geceydi... Üstelik sarhoşluk bende ertesi günde de devam etti. Aklımda hep konserin anıları canlanıp durdu. Halılara diz çöküp şarkı söylemesi, her şarkının sonunda şapkasını çıkarıp seyirciyi selamlaması, orkestranın diğer elemanlarına gösterdiği saygı ve onları ilgiyle dinlemesi...
Leonard Cohen'i iyi bilin ya da bilmeyin, çok ya da az sevin o gece o konseri izleyen herkes bence o gecenin çok özel olduğu konusunda hemfikir olacaktır....
"Gittiğim en iyi beş konser" listem kesinlikle değişti... Bu listeyi değişireceğini düşündüğüm, gitmeyi planladığım başka bir konser var. O yüzden bu beş listemi de daha sonra yazmaya karar verdim

28 Temmuz 2009 Salı

let the right one in


Aklımdan bir türlü çıkmayan kareler.... Uzun zamadır izlediğim en iyi film.... Seyrettiğim en iyi vampir filmlerinden birisi...

Sigarayı bırakmak ne dayanılmaz bir ıstırap...


Kaç gün oldu bilmiyorum... Sanırım bugün 5. gündeyim... Her an "neden" diye soruyorum kendime..."Neden böyle birşeye kalkıştım ki?..." Ama sanırım sıkıldım...
Sigara içmek eğlenceli bir şeydi eskiden... Bir kere karizmatikti... Karizma saydığımız her kişiyi sigaralarıyla gördük bildik... Hayatımıza onlar gibi olma isteğiyle girdi sigara... Başladıktan sonra da sigaranın zevkini aldık... Günün ilk sigarası, kahvenin yanında sigara, yemekten sonraki sigara keyfi önemli zamanları oldu hayatın....
Ama artık işte onlar çok geride kaldı... Bir kere benden önceki kuşağın üzerinde bıraktığı etkilerini gördüm sigaranın. Annemde kaç yaşından sonra astım başladı. Teyzem akciğer kanserine yakalandı. Yakın zamanda da yine bir arkadaşışımın annesinin kansere yakalandığını öğrendim. Bu haberin ardından gelen hastalıkla mücadele sürecinin ne kadar zor ve sancılı olduğunu teyzemden gördüm...
Tüm bunlara karşı hala sigarayla ilişkimi kesmezken işte bu yasaklarla birlikte sona geldiğime inanıyorum...
Beni bezdiren bu şirket kuralları oldu aslında... Kilometrelerce yol yürüyüp geri zekalı bir otoparkta Allahın sıcağında sigara içmek artık hiç de öyle karizmatik değil. Bir eğlencesi de yok. Üstelik o kadar yol yürüdükten, o kadar çile çektikten sonra "bu sıkıntıyı bir sigara için çekemem" deyip bir tane daha yakıyor insan ister istemez. Hoop bir de oldu mu sana sigara sayısında artış... Akşama kadar gir içeri çık dışarı, gir içeri çık dışarı...
Yeter... Artık yeter... Benim de yerlerde sürünse de bir onurum var... ve artık sigara keyif de vermediğine göre ayrılık vakti geldi sanırım... Bazı ilişkiler vardır, karşındaki seni süründürür, ayaklar altına alır ama terkedemezsin... İşte sigarayla ilişkim öyle benim de... Ama artık terketmenin vakti geldi sanırım... Herşeyin başında "Anne lütfen içme artık" diyen bir çocuğum var....
Dua edin benim için... Hayatımda kocaman bir boşluk var artık...Geçecek diyolar ama pek geçecek gibi değil... Şimdi beni uyutsalar mesela ve geçtiğine inandıkları bir vakit uyandırsalar olmaz mı hmm?